24 Ağustos 2012 Cuma

9. Ay

Sevgili Günlük,

Bugün tam 9 ayım doldu. Dile kolay, 9... 1 senenin 3/4'ü. Yani bir yaşa giden yolun çoğu bitti, azı kaldı. Artık annemin deyimiyle "Abla Bebek" oldum diyebilirim. Her gün annemleri şaşırtmaya devam ediyorum.

Büyüdüm diyorum ama, büyük başın, derdi de büyük oluyor. Annem-babamdan ayrılmak gittikçe daha çok korkutıyor beni. Yabancılardan çok korkuyorum alıp götürecekler beni diye. Kadınlar neyse de, özellikle erkeklere uzak duruyorum. Dayımın bile kucağına gitmiyorum. Her iki dedemi de gördüğümde suratımı büzüştürüveriyorum, onlar da yeltenmiyor bile beni kucaklamaya. Şimdilik hayatımdaki tek erkek babam. Babam eve daha sık uğramadıkça erkeklere alışmam biraz zor olacak gibi. Yabancıların beni kucağına adıkları günün gecesinde acısını annemden çıkarıyorum. Geceleri çığlıkla uyanıyorum. Uykumda ağlıyorum. Umarım yakın zamanda bu korkularımı atlatabilirim...

Artık emeklemede çıraklık ve kalfalık dönemlerim geride kaldı, ustalık dönemine girdim. Sadece emekleme de değil. Artık yatağımın, koltukların kenarlarına tutunarak ayağa kalkabiliyorum. Hatta yine kenarlara tutunarak yan yan ilerleyebiliyorum.

İlk dişim çıktı. Herkes alt dişlerimi beklerken ilk dişim sol üstten geldi. Aynaya baktığımda çok havalı duruyor... Sıra şimdi alttaki dişlerimde sanırım.

Bu aya kadar fark etmediğim güzellikleri fark etmeye başladım çevremde... Çekmece denen bir şey var mesela... Adı üstünde çekince geliyor, itince gidiyor. İçlerinde de çok ilginç şeyler olabiliyor. Ama anneme yakalanmadan oynamam gerek, yoksa hemen uzaklaştırılıyorum çekmecelerden. Sonra, evde içinde dergilerin durduğu bir şey keşfettim. İçinde resimli bir kitap da var, üzerinde nedense annemin adı yazıyor. Gidip onları deviriyorum, içinden gözüme kestirdiğim kitapları çekip dişlerimi kaşıyorum, sayfalarını çekiştiriyorum... derken annem koşup elimden alıyor kitapları. Sonra prizler var dikkatimi çeken. Şimdiye kadar elleyip tadına bakma fırsatı yaklayamadım, çünkü sürekli prizlerle aramda bir engel oluyor. Televizyon kumandası, annemin telefonu, DVD player, annemin süt pompası en çok kurcalmayı, oynamayı sevdiğim nesneler. Babam gibi eletronik cihazlara özel bir ilgim var. Üzerindeki düğmelere basıp tatlarına bakmak çok hoşuma gidiyor.

Anneme cevap vermeye başladım. Onun taklidini yapıyorum. Bu sayede o da bana en çok sarf ettiği seslerin farkına varıyor. Mesela "gel" ve hayır anlamına gelen "cık" sesi. Annem ne yapsam "cık" diyor. Sonunda bu sesi ben de çıkarabilmeyi başardım. Annemin uzun uğraşları sonunda "ba-ba" demeyi de başardım. Sanırım bu sözcüğün arada sırada eve uğrayıp benimle onayan ve bana benzeyen şu sevimli adamla da ilgisi var. O yanımdayken çok kullanılıyor bu kelime... De-de'yi uzun üüredir söyleyebiliyorum. Bunların dışında "aba", "ada" da diyebiliyorum. Geçen gün anneme ilk kez elimdeki bir şeyi aldığı için çemkirdim. Tam saç fırçamla dişimi kaşıyacatım, annem çekti elimden aldı fırçayı, başladı vıdı vıdı "Yok ağzında yumurta var olmaz, bununla böyle saçlarını tarayacaksın" falan... Sanki bilmiyoruz! Benelimi uzattıkça o çekti fırçayı elimden. Ben de bir bağırdım, bir çemkirdim.